29 Temmuz 2010 Perşembe

Yapılacaklar Listesi

Sene başında kendi kendime yazılı olmayan bir liste oluşturup yapmak isteyip yapamadığım bir takım şeyleri sıralamış ve o zamandan beri de onları sırasıyla hayata geçirmeye gayret ediyordum. Unutulan, vakit bulunamayanlar, üşenilen ve ertelenenler bir bir eksiliyordu bu listeden. Her yeni yıla yeni başlangıçlar umuduyla girilir ama ne hikmetse karlar erimeden bütün hayaller erir gider ve rutin hayata devam edilir. Tıpkı Pazartesileri girilen ve hafta sonuna kalmadan çıkılan diyetler gibi. Monotonlaşan hayatlardır bu umutların ve planların törpüleyicisi. Git gel hafta boyunca iş hayatının koşturmacası, ev ile ofis arasında trafik yoğunluğuna bağlı oluşan yorgunluk ve hafta sonuna sığmayan uzun bir liste...

Şimdi yapılacaklar listesinde bir maddeye daha çizik atmak ve ona bağlı bir alt başlık açmak üzere bekliyorum hafta sonunu. Sekiz gün sonra kaldığım yerden devam edecek, kah başlık ekleyecek kah öncekileri sileceğim. Bu liste uzadıkça uzayacak ve hiç bitmeyecek muhtemelen. Önümde duran bembeyaz bir sayfaya ne yazsam diye düşünüp duracağım gün geldiğinde ya da sadece sayfanın sonuna bir şeyler yazıp üsttekileri hiç okumadığımda bedenimle ruhum ayrışmış demektir. Biri kalem olur ucu yok, diğeri kağıt olur suçu yok...

23 Temmuz 2010 Cuma

Bir

Seneyi doldurmuşuz buraya yazmaya başladığımız günden beri. İlkokulda öğrendiğimiz harfleri yan yana getirerek kağıt üstünde kelimeleri peşi sıra dizeli yıllar yıllar olsa da kimileri birilerinin hatıra defterlerinde, kimileri en sadık dostuma giden zarfların içinde, kimileri okul yıllarında tutulan notlarda, kimileri internet aleminde orda burda ya kayboldu ya da kaydoldu.

Burası ise ne hatıra ne de not defteri. Bir internet adresi olsa da üzerinde yazılı, gideceği tek bir adresi yok yazılanların. Ben yazıyorum içimden geçenleri, sen de oku içinden seçtiklerini. Kafamı toplarlayabildiğim zamanlarda, içinde dağılanları da burada toplamaya gayret ediyorum elimden geldiğince. Bir seneden beri...

19 Temmuz 2010 Pazartesi

Sizin İzin Ne Kadar?

Gün ağırıyor, güney çağırıyor artık bizi. Sırtımızdan akan ter damlalarına eşlik etmeyi bekleyen daha tuzlu damlacıklar var güney sahillerinde. Kışın ortasında donarken, hayaliyle ısındık ve ayırttık yerimizi ne olur ne olmaz diyerek. Şafak sayan asker gibi günleri saydık birer birer. Neler yapabileceğimizi plansızca geçirirken kafamızdan, yüzümüzde tebessümden öte ifadeler oluştu. Bütün bu heyecan fırtınası aslında bir yel gibi gelip geçecek olan sadece bir hafta içindi. Sekiz gün, yedi gece ve sadece iki hece; tatil...