4 Eylül 2010 Cumartesi

Hayat Zor, Yaşamak Kolay

"Zor dostum zor" diye başlıyordu derdini anlatırken. Bir kendi bilirdi zorluğunu, bir de Allah. "O iş zor" diyordu yapılması beklenen işler için de. "Pekiyi kolay olan nedir?'" diye sormak da bana zor geliyordu işte. Öylece geçip gidiyordu hayat aramızdan. Zorluklara aldırış etmeden, sorulara cevap bile vermeden hem de. Kolay olan, ardından seyretmek kalıyordu bize de. Yarınlara onların ardından bakmak için bugün yapılması gereken tek şey öylece seyretmek. Oysa ki hayallerin ötesine geçildiğinde, yarınların da ötesinden geriye dönüp bakmak mümkün olabilir miydi? Bu da zor bir soruydu... Kolay olan kabullenmekti her şeyi. Zor olansa değiştirmek. Değiştirmek için kılıcı kınından çıkarma kısmı uzadıkça ağırlığı artıyordu, kılıcın da kının da. Kolda derman kalmaz, başta dert çoğalır zamanla. Ama kılıç kınından bir çıktı mı bütün kördüğümler ya çözülür ya kesilir...

Ufakken büyümek ister ya insan hep. Yaş olarak da ebat olarak da. Sonra da aksine küçülmek ister. Büyümek için beklemek zor gelir de bir şey yapmaya gerek kalmaz. Oysa ki küçülmektir işin zoru.Sen büyürsün; dertler büyür, hayallerin küçülür. Zaman küçülür, kalmaz hatta. Hayat sana fırsat bile tanımaz hayal kurmak için. Yiyip içer, gülüp geçersin günlük olanlara. Sırası geleni yaşarsın 'kader' bilerek, başına geleni çekersin 'keder' diyerek.Bir bakmışsın ki sallandığın salıncak gidip gelmiyor artık ileri geri. Görebildiğin göküzü de yüzüne vuran rüzgar da yok.

Hiç yorum yok: