5 Ekim 2010 Salı

Sohbet

Sohbet etmeyi unutmuşuz. Tek satırlık cümlelerle ekrandan iletişim kuruyoruz herkesle. Gülümsememiz iki nokta üst üste ve kapa parantez, üzüntümüz aç parantez... Gözümüz açık gönlümüz kapalı. Oturum açıp duruyoruz masa üstünde ama bir masanın başında toplanıp da açık oturum yapamıyoruz iki kişi. O yüzden de anlamıyoruz, bilemiyoruz kimin parantezi açık kimin ki kapalı bu hayatta. Şu üç günlük dünyada karşılıklı içilen kahvelerin sıcaklığını sohbete dökmek, kaldırılan kadehlerle beraber dertleri de rafa kaldırmak yerine bir kaç dakikalık videolara gülüp geçiyoruz. Tıklanma kaygısını taşırken tıkandığımızı farketmiyoruz...

1 yorum:

Emel S. dedi ki...

sohbetin hakikatini yitirmemek gerek :)