23 Ağustos 2009 Pazar

Doğru

Doğru nedir? Bize öğretilen; iki nokta arasındaki en kısa çizgiydi doğru. Buradan yola çıkarak üzerine konuştuğumuz olayı bir nokta olarak düşünür ve kendimizi de bir başka nokta olarak farz edersek, bakış açımıza göre o olaya yönelik bir çizgi çizebiliriz. Bu da doğru olur. Hayatı da bir nokta olarak ele alalım ve etrafına bir çember çizelim. Bu çemberin üzerine sayısız nokta yerleştirebiliriz. Bu noktalar da hayattaki insanları temsil eder. Her bir insanın hayata bakış açısı da kendine göre doğruyu temsil etmiş olur böylece.

Ortaya koyduğumuz noktanın etrafına çizdiğimiz çemberi büyük bir artı işaretiyle dörde böldüğümüz de dereceler ve değerler oluşur. Yukarıda kalan parçalar (dörtte bir dilimler) artı değer taşırken, altta kalanlar ise eksi değerdedir. Dolayısıyla 0-180 arasındaki dereceler artı, 181-360 arasındaki dereceler de eksi değer alır.

Bizim hayata baktığımız bir açı nerede olursa olsun bize göre doğru iken tam karşımızdaki safta yer alan kişi için ise kendi bakış açısıdır doğru. İşte bu yüzden hayatın genelinde doru veya yanlış diye bir kesin yargı da olamaz. Kanunlar, gelenekler ve ahlak kuralları haricindeki görüşlerde, davranışlarda ve beğenilerde bu bakış açılarına göre herkesin kendi doğrusu vardır. Karşımızdaki kişiyi anlamak için ısrarla bulunduğumuz noktadan bakmaktansa kendimizi onun yerine koyup olaya bir de o açıdan bakmak gerekir. Bu illaki her zaman karşıt görüşleri, beğenileri de onaylamak anlamına gelmez elbette. Sadece onların da kendince doğruluk payı içeridiğini kavrayarak hoşgörülü olmamıza yardımcı olur. Hayatın içinde olan insanlardan bizim bakış açımıza yakın olanlar yanımızda yer alarak eş, dost kısmını oluşturur.

1 yorum:

Emel S. dedi ki...

23 Nisan 2007'de yazdığım bir yazıyı hatırlattınız. http://emelsaglam.blogspot.com/2007/04/gerek-ve-doru.html